“Dün Bakırköy Adliyesi’nde hakim karşısındaydım. Orada basın açıklamasına katıldım. Bizi burada 30 yıl önce toplayan Emine Ocak annemizin yanına gittim. Bana dedi ki ‘Benden selam söyle alana, orada olan herkese’ dedi. Burada, 30 yıl kolay geçmedi o 30 yıl geçerken anaların yürekleri yandı. Bir türlü evlatlarının akıbetini öğrendiler, ne de adalet geldi. Hepsinin yürekleri yaralı gitti. Berfu Anne’den başlasak hepsinin beklentileri vardı. Hepsinin kemikleri sızlıyor…”
Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle eylem yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 30 yıldır devam ettirdiği eylemde böyle seslendi. 1053. hafta buluşması bugün Galatasaray Meydanı'nda yapıldı.
“30 yıldır soruyoruz: Mehmet Sait Zengin nerede?”
Cumartesi Anneleri: Hakikat açıklanmazsa barış olmaz
— bianet (@bianet_org) May 31, 2025
Cumartesi Anneleri, “Hakikat açıklanmazsa adalet olmaz, adalet olmadan barış sağlanamaz” diyerek cezasızlık politikalarının son bulmasını talep etti.
Video: @kepenekevrimm pic.twitter.com/s0z6aiMYbPEylemde ilk olarak haftanın basın açıklamasını okuyan İkbal Eren şöyle seslendi:
30 yıldır soruyoruz: Mehmet Sait Zengin nerede?
Devletin kolluk kuvvetleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan sevdiklerimiz için 27 Mayıs 1995’ten bu yana her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya geliyoruz. Her hafta bir kaybımızın hikâyesini toplumsal hafızaya taşıyor, onları unutturmamak için sesimizi yükseltiyoruz.
Devletin inkâr ve cezasızlık politikalarıyla üzerine karanlık bir perde çektiği gözaltında kaybetme vakalarını görünür kılmak ve adalete erişmek için 30 yıldır mücadele ediyoruz.
30 yıldır soruyoruz: Kayıplarımız nerede?
30 yıldır haykırıyoruz: İnkâra son verin, kayıplarımızın akıbetlerini açıklayın. Hakikati bilme hakkımıza saygı gösterin.
30 yıldır talep ediyoruz: Adaletin sağlanabilmesi için cezasızlığa son verin. Kayıplarımızın faillerini ve sorumlularını yargılayın. Cezasızlık sürdükçe adalet gerçekleşemez. Cezasızlık, gözaltında kaybetme suçunun ortağıdır. Cezasızlık, inkârın zeminidir. Cezasızlık, kayıplarımızı elimizden alanların korunma kalkanıdır.
Biliyoruz ki: Cezasızlık son bulmadan adalet sağlanamaz. Adalet sağlanmadan barıştan söz edilemez. Devlet eliyle ya da devlet politikalarının sonucu olarak evlatları ellerinden alınan annelerin yaralarını hafifletmeyen hiçbir süreç kalıcı barışa evrilemez.
Çünkü barış; sadece silahların susması değil, aynı zamanda kalplerin huzura ermesidir. Hakikatin ve adaletin eksik olduğu bir düzen, barışı yalnızca bir illüzyon haline getirir. Barış, ancak herkesin sesi duyulduğunda ve herkesin hakkı teslim edildiğinde mümkün olabilir.
30 yıldır soruyoruz: Mehmet Sait Zengin nerede?
— bianet (@bianet_org) May 31, 2025
Cumartesi Anneleri/ İnsanları 1053. hafta buluşması bugün Galatasaray Meydanı'nda yaptı.
Video: @kepenekevrimm pic.twitter.com/I0ubtkGxKrTam da bu nedenle, barıştan ve demokratikleşmeden söz edilen bu dönemde bir kez daha haykırıyoruz:
Barışı istiyoruz, kayıplarımızı da.
Barışı istiyoruz, hakikati de.
Barışı istiyoruz, adaleti de.
Barışı istiyoruz, demokrasiyi de.
Bu hafta 1053. kez toplandık ve Zengin Ailesi’nin sesi olmak için buradayız.
Cezasızlık son bulsun
36 yaşındaki Mehmet Sait Zengin, Midyat’ta yaşayan bir esnaftı. HADEP üyesiydi. Güvenlik güçlerinin tehditleri altında yaşayan Zengin, sürekli olarak takip ediliyor, gözaltına alınıyor ve işkenceye maruz kalıyordu.
1995 yılının Nisan ayında, dükkânına gelen polisler tarafından bir kez daha gözaltına alındı. On dört gün boyunca işkence gördü ve ardından serbest bırakıldı.
Ancak serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra, 6 Mayıs 1995 tarihinde, Mardin’den geldiklerini söyleyen sivil kıyafetli iki polis tarafından evinden gözaltına alındı ve beyaz bir Toros ile götürüldü.
Can güvenliğinden endişe eden ailesi Midyat karakoluna başvurdu. Yetkililer, “Bizde yok ama Mardin’e götürülmüş olabilir” yanıtını verdi. Bunun üzerine aile Mardin’e gitti. Karakola başvuran kardeşi, “Onu ararsan sen de bu yolda gidersin” diyerek tehdit edildi.
Ailenin başvuruları sonuçsuz kaldı. Dört çocuk babası Mehmet Sait Zengin’den bir daha haber alınamadı. 30 yıldır ailesinin “Mehmet Sait Zengin’e ne oldu?” sorusu yanıtsız bırakıldı. İnsan Hakları Derneği Mardin Şubesi’nin çabalarıyla yeniden canlandırılan dosya, Midyat Savcılığı’nın raflarında beklemeye terk edildi.
1053. haftamızda bir kez daha talep ediyoruz: Mehmet Sait Zengin dosyasındaki 30 yıllık inkar ve cezasızlığa son verin, hukuku işletin!
Kaç yıl geçerse geçsin, Mehmet Sait Zengin için, tüm kayıplarımız için adalet talep etmekten; devletin evrensel hukuk normlarına uygun hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Cumartesi Anneleri/İnsanları, karanfillerini kayıplar bulunsun hakikat açıklansın diyerek Galatasaray Meydanı’na bıraktık.
Amor: Türkiye AB’ye girmek istiyorsa demokrasiye dönmeli
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Türkiye’deki temasları kapsamında önce Silivri Cezaevi’nde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, ardından Galatasaray Meydanı’nda Cumartesi Anneleri/İnsanları’nı ziyaret etti. Amor, bu ziyaretlerinde hem siyasi davalara hem de temel hak ve özgürlüklere ilişkin güçlü mesajlar verdi.
Silivri Cezaevi'ndeki görüşme sonrası değerlendirmede bulunan Amor, İmamoğlu'nun moralinin yüksek olduğunu ve sürecin siyasi nedenlerine dair net bir bakış açısına sahip olduğunu belirtti. Amor, “İmamoğlu yalnız değil; birçok kamu görevlisi de benzer şekilde siyasi saiklerle hedef alınıyor” ifadelerini kullandı.
Bugün ise 1053. haftasını geride bırakan Cumartesi Anneleri/İnsanları eylemine katılan Amor, bu buluşmayı "bir hafta sonu için en anlamlı eylemlerden biri" olarak niteledi. Eylemin Türkiye’deki demokratik standartların durumu hakkında çok net bir mesaj verdiğini söyleyen Amor, Anayasa Mahkemesi’nin eylemlerin yapılabileceğine ilişkin kararına rağmen devam eden yasaklara tepki gösterdi.
“Bu, anayasal bir hak. Anayasa Mahkemesi izin verdiyse, bu gösterinin serbestçe yapılması gerekir. Artık normale dönülmeli,” diyen Amor, Cumartesi Anneleri'nin yalnızca kayıplarının akıbetini öğrenmek istediğini ve bunun demokratik bir toplumun temel gereği olduğunu vurguladı.
İstanbul’da bulunduğu bir Cumartesi günü bu eyleme katılmayı bir görev olarak gördüğünü belirten Amor, “Bu benim için bir ilk ama son olmayacak. Eğer Türkiye Avrupa’ya yakınlaşmak istiyorsa, demokratik hakların önündeki engelleri kaldırması gerekiyor” dedi.
(EMK)